26 May 2018

BÖLÜM 3: MEDENİYETLER MİRASI "DİYARBAKIR"




Ucuncu ve son gezi günümüz sabahında herkes erken saatte kahvaltısını yaptıktan sonra saat 09.00’a doğru son gezi günümüzü yola çıkarak başlatmış olduk. İlk durağımız Kiliseler oldu. İlk önce 3. yy.dan günümüze kadar ulaşan Meryem Ana Kilise’sini ziyaret ettik. Orada papaz efendinin kilise hakkında verdiği bilgileri saygıya dinledikten sonra, Meryem Ana Kilise’sinin hemen karşısında bulunan Diyarbakır kilisesini de ziyaret ettik. 


Daha sonra en çok merak ettiğimiz on gözlü köprüye geldik. O kadar güzel bir manzara vardı ki karşımızda, sanki köprünün her bir gözü Dünya’ya açılan bir pencere gibiydi. Köprünün bir diğer adının ise Dicle köprüsü olduğunu öğrendik ve bu köprü Dicle’nin iki yakasını bağlamakla görevliymiş. Edindiğimiz bilgilere göre Miladi 1065 tarihinde Mervaniler zamanında, Übeydoğlu Yusuf isminde bir mimar tarafından yapıldığını öğrendik. Köprüden sonraki durağımız ise kısa mesafedeki Gazi Köşkü idi. Burada Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Diyarbakır’a geldiği zaman konakladığı yeri görmüş olduk. Bu köşk 1937 yılında Diyarbakır Belediyesi tarafından Atatürk’e armağan edildiğini de oradaki görevli tarafından bilgi edindik. Gazi (Semanoğlu) Köşkü’nün teras kısmı o kadar güzel bir manzaraya sahipti ki hemen ilerisinde on gözlü köprü yer almaktaydı. 


Gazi Köşkünden sonra Keçi Burcunu ziyaret ettik. Keçi burcu, surların üzerinde bulunan burçların en büyüğü ve en eskisi imiş. İnşa tarihi tam olarak bilinmemekte ve eski zamanda tapınak olarak kullanıldığı tahmin ediliyormuş. Keçi burcu içerisinde tam olarak 11 tane kemer yer almaktadır. Keçi burcundan görülen manzara diğer yerlerde olduğu gibi hoş bir manzaraya sahipti ki bizde bu manzarayı ölümsüzleştirmeden bırakıp gitmek istemedik ve herkes hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra diğer gezi yerimiz olan Deliller Hanı’nı ziyaret ettik. Oradan da Melek Ahmet Paşa tarafından 16. yy. da yapılan Melek Ahmet Paşa Camisini gezdik. Hiç durmadan yine ilginç bir camiyi ziyaret ettik. Bu ilginç olan cami’nin minaresi 4 tane ayak üzerine oturtulmuş. 1500 yılında Akkoyunlu Kasım Bey tarafından yapılan Şeyh Muhtahhar (Dört Ayaklı Minare) cami minaresinin 4 tane ayak üzerinde nasıl durdurulduğu herkesin aklında bir soru işareti olarak kalmış. Böylece bu camiyle birlikte 3. Son gezi günümüzü tamamlayarak yurdumuza döndük. Akşam yemeğimizi yedikten sonra veda gecesi için herkes servis araçlarına bindi ve hep beraber konvoy şeklinde, gideceğimiz yere doğru yola çıktık. Gittiğimiz yer yeşillikler süslü bir çay bahçesi idi. Çay bahçesinde doyasıya eğlendikten sonra gezimize son noktayı koymuş olduk.


Ertesi sabah Gaziantep’e doğru yola çıktık ve bu bol eğlenceli, kültürlü, bilgi dolu gezimiz bize bir anı olarak hayatımızın bir köşesine işlendi. Gezi yazımı şu satırlarla tamamlamak istiyorum. “Seyyah Ulu Çınarın İzinde” adlı gezi programında emeği geçen herkese ve en başta o dönemin Gençlik ve Spor Bakanı olan Sayın Suat Kılıç’a teşekkür ederiz.

No comments:

Post a Comment