Ucuncu ve son gezi
günümüz sabahında herkes erken saatte kahvaltısını yaptıktan sonra saat 09.00’a
doğru son gezi günümüzü yola çıkarak başlatmış olduk. İlk durağımız Kiliseler
oldu. İlk önce 3. yy.dan günümüze kadar ulaşan Meryem Ana Kilise’sini ziyaret
ettik. Orada papaz efendinin kilise hakkında verdiği bilgileri saygıya
dinledikten sonra, Meryem Ana Kilise’sinin hemen karşısında bulunan Diyarbakır
kilisesini de ziyaret ettik.
Daha sonra en çok merak ettiğimiz on gözlü köprüye
geldik. O kadar güzel bir manzara vardı ki karşımızda, sanki köprünün her bir
gözü Dünya’ya açılan bir pencere gibiydi. Köprünün bir diğer adının ise Dicle
köprüsü olduğunu öğrendik ve bu köprü Dicle’nin iki yakasını bağlamakla
görevliymiş. Edindiğimiz bilgilere göre Miladi 1065 tarihinde Mervaniler
zamanında, Übeydoğlu Yusuf isminde bir mimar tarafından yapıldığını öğrendik.
Köprüden sonraki durağımız ise kısa mesafedeki Gazi Köşkü idi. Burada Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün Diyarbakır’a geldiği zaman konakladığı yeri görmüş
olduk. Bu köşk 1937 yılında Diyarbakır Belediyesi tarafından Atatürk’e armağan edildiğini
de oradaki görevli tarafından bilgi edindik. Gazi (Semanoğlu) Köşkü’nün teras
kısmı o kadar güzel bir manzaraya sahipti ki hemen ilerisinde on gözlü köprü
yer almaktaydı.
Gazi Köşkünden sonra Keçi Burcunu ziyaret ettik. Keçi burcu,
surların üzerinde bulunan burçların en büyüğü ve en eskisi imiş. İnşa
tarihi tam olarak bilinmemekte ve eski zamanda tapınak olarak kullanıldığı
tahmin ediliyormuş. Keçi burcu içerisinde tam olarak 11 tane kemer yer
almaktadır. Keçi burcundan görülen manzara diğer yerlerde olduğu gibi hoş bir
manzaraya sahipti ki bizde bu manzarayı ölümsüzleştirmeden bırakıp gitmek
istemedik ve herkes hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra diğer gezi yerimiz olan
Deliller Hanı’nı ziyaret ettik. Oradan da Melek Ahmet Paşa tarafından 16. yy.
da yapılan Melek Ahmet Paşa Camisini gezdik. Hiç durmadan yine ilginç bir
camiyi ziyaret ettik. Bu ilginç olan cami’nin minaresi 4 tane ayak üzerine
oturtulmuş. 1500 yılında Akkoyunlu Kasım Bey tarafından yapılan Şeyh Muhtahhar
(Dört Ayaklı Minare) cami minaresinin 4 tane ayak üzerinde nasıl durdurulduğu
herkesin aklında bir soru işareti olarak kalmış. Böylece bu camiyle birlikte 3.
Son gezi günümüzü tamamlayarak yurdumuza döndük. Akşam yemeğimizi yedikten
sonra veda gecesi için herkes servis araçlarına bindi ve hep beraber konvoy
şeklinde, gideceğimiz yere doğru yola çıktık. Gittiğimiz yer yeşillikler süslü
bir çay bahçesi idi. Çay bahçesinde doyasıya eğlendikten sonra gezimize son
noktayı koymuş olduk.
Ertesi sabah Gaziantep’e doğru yola
çıktık ve bu bol eğlenceli, kültürlü, bilgi dolu gezimiz bize bir anı olarak
hayatımızın bir köşesine işlendi. Gezi yazımı şu satırlarla tamamlamak
istiyorum. “Seyyah Ulu Çınarın İzinde” adlı gezi programında emeği geçen
herkese ve en başta o dönemin Gençlik ve Spor Bakanı olan Sayın Suat Kılıç’a teşekkür
ederiz.
No comments:
Post a Comment